
Polis Memurunun Kişisel Verileri Ele Geçirmesi ve Başkasına Vermesi Suçu
TCK’nın 136/1. maddesinin, “Bu madde hükmü ile hukuka uygun olarak kaydedilmiş olsun veya olmasın, kişisel verileri hukuka aykırı olarak başkalarına vermek, yaymak veya ele geçirmek, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.” şeklindeki gerekçesinden de anlaşılacağı üzere, kişisel verilerin, “verildiği”, “yayıldığı” veya “ele geçirildiği”nin kabul edilebilmesi için, kişisel verilerin kaydedilmiş halde bulunması, kaydedilmiş haliyle başkalarına verilmesi, yayılması ya da ele geçirilmesi gerekir.
Bu noktada belirtmek gerekir ki, kişisel verilerin, üzerinde yazılı olduğu belgenin bulunduğu yerden alınması ya da kaydedilmiş haliyle başka bir nesne üzerine taşınarak (örneğin; yazının başka bir kağıt, defter vb. nesne üzerine geçirilmesi, taşınabilir belleğe veya CD’ye aktarılması gibi işlemlerle) sabitlenmesi, böylece istenildiğinde tekrar kullanılabilmesi olanağını sağlayan her türlü faaliyet, kişisel verileri “ele geçirme” kapsamında değerlendirilebilir ise de, kişisel verilerin kaydedilmeden önce öğrenilmesi, hafızada tutulan kişisel verilerin başkalarına açıklanması, kişisel verilere salt duyu organları aracılığıyla vakıf olunması, ancak TCK’nın 134/1. maddesinin 1. cümlesinde düzenlenen özel hayatın gizliliğini ihlal suçu kapsamında değerlendirilebilir. Emniyet Genel Müdürlüğünün 09.03.2005 tarihli ve 6429-15 sayılı giriş ve çıkış kayıtları konulu 2005/26 sayılı genelgesi ve mer’i mevzuata göre, bir kişiye ait yurt dışına çıkış ve yurda giriş bilgilerinin verilmesinde mutlaka kişilerin ya da vekillerinin yazılı müracaatı, kamu kurum ve kuruluşları ile adli mercilerin yazılı bir talepleri olması gerektiği halde, sanıkların, kişisel meraklarından dolayı kendilerine görevleri gereği verilen şifreleri kullanıp, hiçbir yasal gerekçe ve dayanağı olmadan, yetki aşımı suretiyle katılan …‘ın yurt dışına çıkış ve yurda giriş bilgilerini sorgulayarak TCK’nın 136/1. maddesinde tanımlanan verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme suçunu işlediklerinin iddia edildiği anlaşılmakla,
Şikayetçi …‘a ait kişisel veri niteliğindeki yurt dışına çıkış ve yurda giriş bilgilerini, fiziki olarak tevdi edilmesi halinde kolaylıkla görebilecek konumda olan sanıkların, doğrudan bir görev tevdi edilmese dahi, salt veri tabanının güvenliği nedeniyle kendilerine verilen şifreleri kullanıp, sistemde sorgulama yaparak, bu bilgileri okumaktan ibaret eylemleriyle kişisel verileri ele geçirdikleri kabul edilemeyeceği gibi, söz konusu kişisel verileri, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştıklarına ilişkin haklarında bir iddia ileri sürülmeyen ve basında çıkan haberlerin doğruluğunu araştırarak gerektiğinde amirlerine bilgi verme amacını taşıdıklarını ifade eden sanıklara, basit bir şifre sayesinde sistemde yer alan verilere erişebilme imkanının verilmiş olması ve veri içeriklerinin sanıklardan gizlenmemiş olması karşısında, sanıkların sistemde sorgulama yaparken, hukuka aykırı hareket ettikleri bilinciyle davrandıkları da kabul edilemeyeceğinden, sanıklara isnat edilen eylemde TCK’nın 136/1. maddesindeki verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve aynı Kanun’un 134/1-1. maddesinde tanımlanan özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarının yasal unsurlarının oluşmamasından dolayı sanıkların CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraatlerine dair yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir (Yargıtay 12.Ceza Dairesi - Karar : 2016/5860).